Ana Sayfa
Birinci sınıf öğrencimiz Melahat Şekibe Dindar İstiklal Marşımızı Okuma Yarışmasında çok başarılı idi .
Kitap okumak, sadece gençlik için değil, aynı zamanda çocuk ,yetişkin ve yaşlılar için de gereklidir. Özellikle de kitap okuma alışkanlığının çocukluk döneminde kazanılması gerekir. Bu alışkanlığın kazanılmasında okulun etkisi büyüktür. Ancak toplumumuzda bu alışkanlık yeterince kazanılmadığından kitap, yeteri kadar okunmamaktadır.
Günümüz koşullarında bilgiye ulaşmanın bir çok yolu vardır: Konferanslar dinlemek, seminerlere katılmak, belgesel seyretmek vb. Ancak, bu çalışmalarda insanın durup düşünmeye,ihtiyacı olduğunda bu bilgiye tekrar ulaşma olanağı yoktur. Fakat kitap okurken kişinin düşünmeye zamanı ve tekrar tekrar aynı bilgiye ulaşabilme olanağı vardır. Özelliğinden dolayı, ’bu bilgi edinme koşuluna’ ihtiyaç duyan gencin kitap okuması gerekir.
Kitap okumanın aynı zamanda derslere de faydası vardır. Özellikle ÖSS ve SBS sınavına hazırlanan öğrencilerin bol bol kitap okuması gerekir. Kitap okumanın yalnız Türkçe, Edebiyat derslerine değil, bütün derslere katkısı vardır. Öğrenciler arasında ’Kitap okumanın sayısal derslere olumlu ne gibi bir etkisi olabilir?’ düşüncesi yaygındır. Oysa sayısal derslerden çıkan sınav sorularının büyük bir kısmı metindir. Özellikle Biyoloji dersinin sorularının yoruma dayalı olması, yorum yeteneğini güçlendirecek kitapların okunmasını gerektiriyor. Özellikle kapsamlı düşünme yeteneği isteyen fizik ve matematik konuları düşünme yeteneği yüksek olan insanların başarılı olabileceği derslerdir. Bu yeteneğin kitap okumayla geliştirilebileceği unutulmamalıdır.
KONUŞMA PROBLEMİ OLAN ÇOCUKLARIN AİLELERİNE VE ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER
- Aile ve okul ( öğretmen ) çocuğun değer verildiğini, sevildiğini her fırsatta hissettirmelidir.
- Çocuğun kendini rahat ve güvende hissetmesi sağlanmalıdır. Çocuk konuşma sırasında, ailesinin ve öğretmenlerinin vereceği tepkiler konusunda kendini güvende hissetmelidir. Kendisine kızılmayacağını, eleştirilmeyeceğini ya da başka sert tepkiler almayacağını bilmelidir.
- Konuşmaya teşvik edilmelidir.
- Çocuk konuşurken kekeleme vb. gibi durumlarda konuşması düzeltilmemeli, onun adına konuşulmamalıdır.
- Konuşma sonuna kadar sabırla dinlenmelidir. Ayrıca konuşma sırasında onu cesaretlendirecek tepkiler verilmelidir. Dikkatle dinlenildiğini gösterecek jest ve mimikler yerinde kullanılmalıdır.
- Konuşma sırasında çocuğun konuşma şekline değil, konuştuğu konuya dikkat edilmelidir.
- Konuşurken dudaklara değil gözlere ve karşılıklı yüz yüze bakılmalıdır.
- Çocukla konuşurken kısa ve anlaşılır cümleler kurulmalıdır. Cümle çok belirgin olarak söylenmeli ve ağızdan çıkışı çocuğa gösterilmelidir.
- Çıkaramadığı sesler üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Heceleme şeklinde okutarak ve konuşturarak sesleri belirgin çıkarmasına yardım edilmelidir.
- Çocuğun başarısız ve hatalı olduğu durumlarda onur kırıcı, kişiliğini zedeleyici davranıp eleştirilmemelidir.
- Doğru söylediği her ses ve hece için takdir edilip cesaretlendirilmelidir.
- Sınıf ortamında ve aile içinde başarılı olabileceği sorumluluklar verilmeli, başarılı olma duygusu tattırılmalıdır.
- Sınıf içinde yapılan kutlamalarda çocuğa sorumluluk ve konuşmaya yönelik aktif görevler verilmelidir.
- Evde yüksek sesle şiir ve kitap okuma, bir konu üzerinde konuşma, bir olayı yorumlama, bir öyküyü anlatma vb. çalışmalar için uygun ortamlar hazırlanmalı, okul ve aile bu konuda işbirliği yapmalıdır.
OKUL FOBİSİ (KORKUSU)
Okul fobisi kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da konuda isteksiz görünmesidir. Okul fobisi olan çocuklar okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde fiziksel yakınmalarıyla dile getirmeye çalışan bu nedenle kendilerini evde tutmaları yolunda anne babalarını ikna etmeye çalışan çocuklardır.
Ev ortamından ayrılıp değişik bir dünyanın kapısını aralayacak olan çocuklar kişilik ve beklentilerine göre değişik tepkiler gösterirler. Bu yüzden çocuklardan 4-5’i bu tepkiyi okul fobisiyle ortaya koymaktadır. Çocuk okula gitmek istemez, zorlanınca büyük tepki gösterir, bu durum okulun ilk gününde ortaya çıkabileceği gibi herhangi bir zamanda da ortaya çıkabilir. Çocuk bir gün birdenbire okula gitmek istemez. Zorlamalar karşısında endişe duyar:panik içine girer, midesi bulanır, kusar, başı döner, ağlar, gitmemekte direnir. Bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, ya yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir. Başlangıç bazen sinsidir. Ön belirtiler günlerce sürebilir. Çocuk neşesizdir, uykuya dalmakta güçlük çeker. ıştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah bedensel bir yakınmayla uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır ve bir gün okula gitmeyeceğini söyleyiverir. Neden olarak öğretmenden korktuğunu ya da arkadaşlarının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir. Bazı çocuklar ise söyleyemedikleri bir korkudan bahsederler. Çoğu zaman evde rahattırlar. şiddetli vakalarda çocuklar evde de huzursuzdurlar. Bağlı ve bağımlı oldukları aile bireyini bir yere bırakmaz. Kronik anksiyete içindedir, hiçbir şeyle oyalanamazlar. Belirtiler genellikle okula gitme zamanında yoğunlaşır. Okuldan ayrılma vaktinde azalır ve daha çok Eylül, Ekim aylarında ortaya çıkar.